Paylaşarak Destek Ol

KİMSEYİ GERİDE BIRAKMAMAK İÇİN “SU, GIDA VE KOOPERATİFÇİLİK”

S.S. Ödemiş Bademli Fidancılık Tarımsal Kalkınma Kooperatifi, Ege Üniversitesi, KÖYKOOP İzmir Birliği, Dünya Gıda Tarım Örgütü, Kırkyol Kırsalda Kalkınma Kooperatifi iş birliği ile “Su, Gıda ve Kooperatifçilik” Paneli düzenlendi. Bademli Kooperatifi’nin ev sahipliğinde düzenlenen panelde suyun öneminin daha net anlaşılması ve hızla tükenen su kaynaklarının korunması gerektiği konusuna dikkat çekildi.

Panele Ödemiş Kaymakamı Fatih Aksoy, Ödemiş Belediye Başkanı Mehmet Eriş, İzmir Büyükşehir Belediyesi Tarım Daire Başkanı Şevket Meriç, KÖYKOOP İzmir İl Başkanı Neptün Soyer, Dünya Gıda Tarım Örgütü Türkiye Temsilcisi Ayşegül Selışık, Tarım ve Orman Ödemiş İlçe Müdürü Ömer Faruk Tutar, kooperatif başkanları, meslek odalarının temsilcileri, Ege Üniversitesi Öğretim üyeleri, Ziraat Fakültesi öğrencileri ve üreticiler katıldı. Panel öncesi İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan panelde Bademli Fidancılık Kooperatif Başkanı Hurşit Nallı, Ödemiş Belediye Başkanı Mehmet Eriş, Ödemiş Kaymakamı Fatih Aksoy konuşmalar  ve FAO Türkiye temsilcisi Ayşegül Selışık ise sunumu yaptı. Panelde konunun uzmanları da Gıda, Su ve Kooperatifçlik konularına değindiler.

“GIDA ÜRETİMİ, YAŞAMIMIZIN EN TEMEL GEREKSİNİMLERİNDEN BİRİDİR”

S.S. Ödemiş Bademli Fidancılık Tarımsal Kalkınma Kooperatif Başkanı Hurşit Nallı konuşmasında “Bugün Dünya Gıda Günü kutlamaları nedeniyle en önemli stratejik gücümüz olan Gıda, Kooperatifçilik ve Su konularının önemine vurgu yapmak ve farkındalık yaratmak için bir araya gelmiş bulunmaktayız. Farkındalık yaratmaya çalıştığımız bu 3 ana başlık ülkemizin kalkınması, toplumun refahının arttırılması ve geleceğimiz olan gençlerimize daha güzel bir dünya bırakabilmemiz için en stratejik konulardır. Gıda, su ve kooperatifçilik konuları, her biri kendi başına önemli bir olgu olmasının yanı sıra, birbirlerinden ayrılmaz bir bütün olarak ele alınması gerekiyor.

Gıda üretimi, yaşamımızın en temel gereksinimlerinden biridir. Ancak gıda konusu sadece yeterli miktarda gıda üretmekle sınırlı değildir, aynı zamanda gıdanın kalitesi, güvenliği ve sürdürülebilirliği de büyük önem taşır. Kooperatifler, bu alanlarda topluluklarımıza büyük katkılarda bulunabilir. Birlikte çalışarak, daha güvenli ve sürdürülebilir gıda üretimi sağlayabiliriz. Suyun önemi konusu da göz ardı edilmemesi gereken bir olgudur. Su, yaşamın kaynağıdır ve gıda üretimi için vazgeçilmez bir unsurdur. Suyun sürdürülebilir yönetimi, gelecekteki kuşakların ihtiyaçlarını karşılamak için elzemdir. Burada da Kooperatiflerin önemi çok büyüktür, tasarruflu ve disiplinli su kullanımı kooperatifler sayesinde daha geniş kitlelerce kolayca uygulamaya geçilebilir. Kooperatifçilik ise, toplumlarımızın güçlenmesi ve ekonomik kalkınması için önemli bir araçtır. Kooperatifler, birçok bireyin güçlerini birleştirmesiyle oluşur ve bu birlik, üretimden dağıtıma kadar birçok sektörde büyük bir rol oynar. Tarım kooperatifleri, gıda üretimi konusunda büyük bir etkiye sahiptir ve çiftçilerin, ürünlerini daha iyi koşullarda yetiştirmeleri ve pazarlamaları için birlikte çalışmalarına olanak tanır. Bu sadece çiftçilerin gelirini artırmakla kalmaz, aynı zamanda üretimde verimliliği artırır ve ekonomik gelirin tabanda daha geniş ve adaletli şekilde dağılmasını sağlar.

Doğru projeler ve faaliyetler uygulandığı takdirde Kooperatifçiliğin ne kadar önemli sonuçlar verdiğinin en önemli örneklerinden birisi de Bademli Kooperatifimizdir.

1968 yılında kurulan Kooperatifimiz 1975 yılından itibaren Zeytinyağı Fabrikasıyla faaliyetini sürdürmüştür. 80’li yılların sonuna gelindiğinde bölgemizde Meyve Fidancılığının gelişmesinde önemli rol oynamıştır. Ülkemizde ilk meyve fidan ihracatını 1980’li yıllarda yaparak sektörün ivme kazanmasını sağlamıştır. Yurtdışı gezileriyle ortaklarının Dünya standartlarında meyve fidanı üretimi yapmasını teşvik etmiş, ar-ge faaliyetleriyle hem üretim maliyetlerinin düşmesini hem de kaliteli üretim materyali tedarikin sağlamıştır. Kooperatifimiz sayesinde Meyve fidanı üretiminde bölgemiz marka haline gelmiş ve alıcıların ilgi odağı haline gelmesini sağlamıştır. Gelinen noktada meyve fidanı üretimi bölgemizde 5000’in üzerinde istihdam sağlamakta ve bölgeye ekonomik girdi oluşturmaktadır. Meyve fidanı üretiminin gelişmesinde en önemli etkenlerden biri de Kooperatifimizin fidan üretim teknikleri üzerindeki çalışmaları ve AR-GE faaliyetleri olmuştur. Islah çalışmalarımız sonucu bugüne kadar Potamia Yıldızı erik çeşidi, Potamia Güzeli dut çeşidi, Potamia Güneşi ayva çeşidi ve Potamia Erdin ceviz çeşidi tescil edilmiştir. Ayrıca 17 yıldır sürdürdüğümüz armutta ateş yanıklığına dayanıklı çeşit ıslahı çalışmalarımız sonucunda 4 çeşidimiz tescil edilmiş 9 çeşidimizin de tescil çalışmaları sonuçlanmak üzeredir. Meyve fidanı üretiminin en önemli ayağı olan sağlıklı anaç üretimi için kurduğumuz Doku Kültürü Laboratuvarında yıllık ortalama 2.000.000 adet klon anacı üretiyoruz.  Birçok çeşitle birlikte katma değeri yüksek olan cevizde Vlach Anacı ile Antep Fıstığında UCB-1 anacı üretimi sürekli olarak devam etmektedir. Vlach anacının tescil işlemleri devam ederken Kooperatifin Laboratuvarı, Türkiye’de Vlach anacında seri üretim konusunda başarı sağlamış tek laboratuvar konumunda olma özelliği taşıyor. Ayrıca 2021 yılında Ar-ge çalışmalarına başlanan Maviyemiş (Likapa veya Blueberry) fidanı üretiminin laboratuvar aşaması tamamlanmış sera ve köklendirme çalışmaları devam etmektedir. Kooperatifimizin lokomotifi durumunda olan meyve fidanı üretimimizin yanı sıra Kooperatifçiliğin ana ilkelerinden olan “Üreticiden-Tüketiciye Sağlıklı Gıda” sunma misyonunu da hayata geçirmek ve üreticinin ürününü işleyip katma değer sağlamak amacıyla kurduğumuz Süt İşleme Tesisimizde yoğurt, ayran, tereyağı ve kaşar peyniri üretimi yapıyoruz. Gelişen ve değişen piyasa koşullarına uyum sağlayabilmek için süs bitkisi üretiminde de önemli adımlar attık. Kayaköy’de kurduğumuz 110.000 metrekarelik Genç Fide Üretim Tesisimizde çelikten itibaren torflu dış mekan süs bitkisi üretiyoruz. Türkiye’nin bir çok ilinde belediyelere pazarlamasını yaparak bölgemizde ekonomik girdi sağlıyoruz. Ayrıca ortaklarımıza kaliteli torf, fide ve ara malzeme tedariki yapıyoruz. Tüm bunların yanı sıra çağımızın en büyük sorunlarından biri olan İklim Krizi konusuna odaklandık ve bu alanda AR-GE çalışmaları sürdürüyoruz. Dünyamızı etkisi altına alan küresel ısınmanın getirmiş olduğu iklim değişikliği nedeniyle park/bahçelerde kullanılabilecek, mevcut ekolojiye uygun, susuzluğa dayanıklı bitkilerle ilgili 2019 yılından bu yana ar-ge çalışmalarını sürdürüyoruz. Bu kapsamda Kooperatifin Fide Üretim Tesisinde park bahçelerde kullanımını teşvik amacıyla tuzluluğa ve susuzluğa karşı dayanıklı endemik türlerin üretimine her geçen gün daha fazla ağırlık verilmektedir. Tüm bu bilgiler ışığında ekonomik kaynakların adil dağılımının sağlanması, kimsenin geride kalmadan ülkemizin zenginliklerinden eşit faydalanabilmesi için Su, Gıda ve Kooperatifçiliğe daha fazla önem verildiği günler görmek dileği ile katılımınız için teşekkür ederim” dedi.

“İNSANININ DA BİLGİSİYLE BECERİSİYLE ÜRETKENLİĞİ İLE DE BÖYLE BİR ZENGİNLİK YAŞIYOR”

Ödemiş Belediye Başkanı Mehmet Eriş panelde yaptığı konuşmasında “55 yıllık bir kooperatifin bahçesinde ne anılarla buluşuyor onlarca kitap yazılabilir tabii bu kitapların yazılmasında Mustafa Başar ve Selçuk Bilgi başkanımızın büyük emekleri var.  Şuanda ırmak yurdu olan Potamyadayız. O kadar güzel doğal zenginliği olan bu yerde insanlarımızın da bilgisi, becerisi ve üretkenliği ile de zenginlikler yaratılıyor. KÖYKOOP’un önderliğinde Türkiye ölçeğinde kooperatiflerin oluştu bir bölge Ödemiş. Dünyanın en güzel en verimli en çeşitliliği olan ovasındayız ama doğru kullanabiliyor muyuz ? Hepimizin ortak konusu bulunduğumuz her ortamda özellikle muhtarlarımızla kooperatif başkanlarımıza suyu, suyun yarattığı değerleri konuşuyoruz.  Bademli kooperatifimiz akıllı sayaçlarla yaklaşık 6 ay üreticiye su verecek şekilde kullanabiliyor. Sayın Valimizin yapmış olduğu toplantıda da orada dile getirdim hem Beydağ Barajı Aktaş ve Rahmanlar Barajı’nda bu anlamda çalışma yapalım istiyoruz zaten bir ekibimiz var ekip biraz daha büyütülerek suyun verimli şekilde kullanılması ve daha uzun süre kullanılmasının önünü açabiliriz. Bizim görevimiz yol yapmak kadar park yapmak kadar yerel hizmetler yapmak suyun kullanımını da planlamaktır. Geçtiğimiz yıllarda pandemi ile beraber gıdanın önemini değerini hepimiz daha iyi anladık ve evlere kapandıktan sonra eve ulaşamayan meyvenin sebzenin hiçbir anlamı değeri kalmadı. Eve kapandıktan sonra bir de geçim sıkıntısı olan insanlarımız çok daha fazla sıkıntı çekti. Biz de bu süreçte 2.500 aileye biz her gün sıcak yemek ulaştırarak yine dayanışma içinde bunun en güzel örneğini verdik. Gıdayı planlamak, gıdayı üretmek, insana ulaştırmak bir bütündür. Gıda üretiminin de en önemli unsuru sudur. Su hayat demekse doğru kullanmak gerekiyor” dedi.

“ÜRETKEN ÜRETİCİLERİMİZ YILIN 12 AYI 100 RAKIMDAN 1.600 RAKIMA KADAR HER ALANDA TARIMIN HER TÜRLÜSÜNÜ GERÇEKLEŞTİRİYORLAR”

Ödemiş İlçe Kaymakamı Fatih Aksoy  konuşmasında “Ödemiş hepimizin bildiği gibi bir tarım ve hayvancılık merkezidir. Küçük Menderes havzasının verimli topraklarında üreticilerimiz çalışkan üretken üreticilerimiz yılın 12 ayı 100 rakımdan 1.600 rakıma kadar her alanda tarımın her türlüsünü gerçekleştiriyorlar. Ellerine sağlık yüreklerine sağlık. İlçemizde yaklaşık 32.000 ailemiz geçimini tarım sektöründen sağlıyor. Birkaç rakam paylaşmak istiyorum ben ilçemiz adına. Tarımsal üretimde ilçemizin önemli başarıları var.  Örneğin süs bitkisi üreticilerimiz yılda 55.000.000 adet süt bitkisi üretiyor. Ödemişli kıymetli üreticiler 22.000.000 adet meyve fidanı üretiyor. 450.000 ton civarında Patates üretiyor. 1.000.000 tonu geçecek mısır silajı üretiyor. 15.000 ton civarında zeytin ve zeytinyağı üretiyor. 12.000 ton civarında kiraz 50.000 ton civarında kornişon salatalık üretiyor. 192.000 adet büyükbaş hayvanımız var ve günlük 1.600.000 lt süt üretiliyor bu ilçede. Tabii tüm bunlar üretilirken tarım ve hayvancılıktan binlerce kişi geçimini sağlıyor. İlçemizin yüz ölçümünün %45 civarı tarımsal faaliyetlerde kullanılıyor. Bunun yüzde yetmişe yakını da sulanabilir tarım arazisi yani suyun bizim ilçemizde önemi çok büyük. Özellikle son 20 yılda devletimizin Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü eliyle bölgemize yaptığı Beydağ Barajı, Bademli Barajı, Rahmanlar Barajı, Aktaş barajı olmak üzere büyük yatırımları yapıldı. Su yaşamın temel kaynağı ve bu kıt kaynağı etkili bir şekilde kullanmak korumak hepimizin mecburiyetidir. İklim değişiklikleri, kuraklık, artan nüfus, tabii su kaynakları üzerinde büyük bir baskı oluşturuyor. Bilinçsizce yapılan tarımsal sulama ne yazık ki toprağımıza ve su kaynaklarımıza büyük zarar vermektedir. Ödemiş olarak önümüzdeki yıllarda karşılaşacağımız 2 tane önemli problem var. Birincisi su kaynaklarımızın giderek daha da azalması ikincisi bilinçsizce sulama ve çok fazla gübre kullanma. Toprağın yeterince dinlendirilmemesi nedeniyle toprağımızın çoraklaşması da büyük tehlikedir.  Bu Havza ülkemizin en önemli tarımsal üretim havzalarından biridir. Bizler kamu olarak özel sektör olarak çiftçiler olarak üreticiler olarak sivil toplum kuruluşları olarak bu havzayı korumak kollamak ve su kaynaklarımızı en iyi şekilde kullanarak gelecek nesillere o şekilde bırakmak mecburiyetindeyiz. Çocuklarımıza suyun önemini öğretmek, üreticilerimizi kıt kaynağı en verimli ve tasarruflu şekilde kullanma hususunda bilinçlendirmek mecburiyetindeyiz” dedi.

“GIDA GÜVENSİZLİĞİ, YERİNDEN EDİLMİŞ İNSANLARI, KIRSAL KESİMDEKİ GIDA ÜRETİCİLERİNİ, KADIN VE ÇOCUKLARI VE KÜÇÜK ÖLÇEKLİ ÇİFTÇİLERİ DAHA ÇOK ETKİLİYOR”

Panel’in açılışında çerçeve sunu yapan FAO Türkiye Temsilci Yardımcısı Ayşegül Şelışık  konuşmasında “Tarım ve gıdanın öneminin giderek arttığı günümüzde, Dünya Gıda Günü vesilesiyle sizlerle birlikte olmaktan çok mutluyum. Bu önemli etkinliği birlikte düzenlediğimiz başta KÖYKOOP İzmir Birliği, Bademli Fidancılık Tarımsal Kalkınma Kooperatifi ve Kırkyol Kırsalda Kalkınma Kooperatifi olmak üzere emeği geçen herkese FAO adına şükranlarımı sunarım.

Birleşmiş Milletler takvimindeki en önemli günlerden birisi ve FAO’nun kuruluş yıldönümü olan Dünya Gıda Günü’nü 150’den fazla ülkede, 50’den fazla dilde, tarım – gıda sisteminin daha eşitlikçi ve kapsayıcı bir şekilde dönüşümü için çabaların arttığı bir zamanda kutluyoruz. Bu çabaların bir parçası olarak, etkinliğimizin odak noktaları olan gıda, su ve kooperatifçilik konularında FAO’nun temel bulgu ve yaklaşımlarını sizlerle paylaşacağım.

Dünyada 1 milyar 230 milyon insana doğrudan istihdam sağlayan tarım-gıda sistemimiz çoklu tehditlerin baskısı altında. Yetersiz ve eşitsiz ekonomik büyümeyle karakterize ekonomik şoklar, afetlere bağlı kayıpları artıran iklim değişikliği, dünyanın çeşitli bölgelerindeki çatışmalar, göçler ve yerinden edilmeler, COVID-19 pandemisinden sancılı çıkış ve doğal kaynakların tükenmesi tarım- gıda sistemlerimiz üzerinde giderek artan bir baskı oluşturuyor. FAO’nun da yazarları arasında olduğu, gıda güvenliği ve beslenme alanında temel kaynaklardan birisi olan “Dünyada Gıda Güvenliği ve Beslenmenin Durumu” raporunun son sayısını geçtiğimiz aylarda yayımladık. Bu rapora göre, 2022 yılında yaklaşık 780 milyon insan açlıkla karşı karşıya kalırken, 2.4 milyar insan orta veya ciddi derecede gıda güvensizliği yaşadı. Yine aynı rapora göre, 2021 yılında, 3.1 milyar insan sağlıklı beslenmeyi karşılayamadı.

Bu yılki Dünya Gıda Günü’nü “Su hayattır, su gıda demektir. Kimseyi geride bırakma.” sloganıyla, yaşamımızın ve gıdamızın temeli olan suya adadık. Bu çerçevede yapacağımız etkinliklerle, hızlı nüfus artışı, kentleşme, ekonomik kalkınma ve iklim değişikliğinin baskısı altındaki bu değerli kaynağı doğru bir şekilde yönetmenin önemine dikkat çekmeyi amaçlıyoruz. “Temiz su” başta olmak üzere Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nın tamamına ulaşabilmek için suyu nasıl kullandığımız büyük önem taşıyor. Dünya yüzeyinin yaklaşık %71’ini kaplayan suyun sadece %3’ü tatlı sudur. Bu suyun %72’sini de tarım sektörü kullanılmaktadır.

Son 300 yılda sulak alanların büyük bölümünü kaybettik. Son yirmi yılda ise dünyadaki mevcut tatlı suyun beşte birini kaybettik. Son yıllarda meydana gelen afetlerin büyük bölümü suyla ilgilidir ve bu afetler yaklaşık 700 milyar ABD doları ekonomik zarara neden olmuştur.  Önlem almazsak, tarıma yönelik küresel su talebinin 2050 yılına kadar %35 oranında artması beklenmektedir.  Atık suyun büyük bölümü arıtılmadan veya yeniden kullanıma sokulmadan çevreye bırakılmaktadır.

Bu veriler bize, daha az su kullanarak daha fazla ürün elde etmek zorunda olduğumuzu gösteriyor. Suyumuzun güvende olduğu bir gelecek için hükümetler, özel sektör, üniversiteler ve sivil toplum arasında iş birliği gerekiyor. Bu iş birliğinin, tüketiciler düzeyinde atılacak adımlarla desteklenmesi de önem taşıyor. Özetle, suyun doğru ve etkin yönetimi için hepimize görev düşüyor. Hükümetlerin sektörler arası politika ve planlamalarda suya öncelik vermesi gerekiyor. Özel sektör kuruluşları ise su kullanım verimliliğini artırmayı, işletme faaliyetleri ve tedarik zinciri boyunca kirliliği azaltmayı ve her seviyede su yönetişimine katkıda bulunmayı taahhüt etmeliler. Doğru bilgi ve araçlarla donatılan çiftçiler su yönetiminin aktörleri haline gelmeliler. Bu nedenle, politika, planlama ve programlamanın tüm adımları ve aşamaları çiftçileri eşit ve kapsayıcı bir şekilde içermelidir. Üniversiteler dahil araştırmacılar ve sivil toplum, su kullanımı konusunda yenilikçiliği teşvik etmeli, su ve tarım politikaları konusunda araştırmalar yapıp bilgiler vermeli, karar alma süreçlerine tavsiyelerde bulunmalı ve bilgi, veri ve becerileri paylaşmalı. Son olarak, bireysel düzeyde de suyun verimli yönetimine katkı sağlayabiliriz. Bunu, yerel, mevsiminde ve taze gıdaları seçerek, israfı ve gıda atığını azaltarak, su tasarrufu yaparak ve su kirliliğini önleyerek yapabiliriz” dedi.

“ANADOLU’DA OLDUĞU KÜÇÜKBAŞ HAYVANCILIĞI DEVAM ETTİRELİM”

KÖYKOOP İzmir İl Başkanı Neptün Soyer ise konuşmasında “Her yıl milyonlarca ton tekstil atığı oluşuyor ve bu her saniye bir çöp kamyonunun kıyafetlerle dolması demektir. Hazır giyim sektörünün küresel emisyonları 2030 yılına kadar %50 artacak. Yalnızca Amerika’da her yıl tahminen 11.000.000 ton tekstil atığı oluşuyor ve bu tüm tekstil ürünlerinin %85’ine denk geliyor. Çöplüklere atılıyor. Şu anda pek çok eşya atılmadan önce yalnızca 7 ila 10 kez giyiliyormuş. Her yıl okyanuslara dağılan mikro plastiklerin yaklaşık %10 tekstil ürünlerinden geliyor. Giysiler büyük bir mikroplastik kaynağı çünkü artık pek çoğu hem dayanıklı hem de ucuz olan naylon ve polyesterden yapılıyor. Dünyanın ne kadar %70’i su ancak biz sadece %2 buçuğunu kullanabiliyoruz. Bunu tekrar tekrar kendimize de söylememiz gerekiyor.

Biz kendi kadim bilgilerimizle, meralarımızla, otlaklarımızla kaynakları doğru kullanarak Anadolu’da küçükbaş hayvancılığı devam ettirelim. Çünkü çok kısa değil aslında 25 yıl önce kapalı sistem hayvancılığa yöneldik yurt dışından getirilen inekler bu meralarda ki otu yiyemedi ve hazır beslemeye başladık. Bu besleme şeklinde mısır sılajına yönelmek zorunda kalındı mısır üretimi ve vahşi sulama ise suyumuzu tehlikeye soktu. O yüzden İzmir Köy Koop birliği olarak biz mümkün olduğu kadar atalık tohumlarıyla, atalık hayvan ırklarıyla üretim yapmamız gerektiğini savunduk. Su hepimizin, hep birlikte bilinçli bir şekilde yönetmeliyiz” dedi.

Jeoloji Yüksek Mühendisi ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Danışmanı Alim Murathan ise İzmir Büyükşehir Belediyesi olarak yürüttükleri Süngerkent Su Hasadı Projesi hakkında bilgi verdi. Alim Murathan, yağmur suyu hasadı ile ova üzerine düşen yağmur suyunun buharlaşmadan yeraltında depolanmasını ve yeraltı sularının tekrar doldurulmasını amaçladıklarını söyledi. Proje ile yeraltı su seviyelerinde önemli yükselimler sağlanacağını ifade eden Murathan, çiftçi ve üreticilerin enerji maliyetlerinin düşürülerek milyonlarca lira tasarruf sağlanacağını söyledi.

Murathan, “Tarlada biriken yağmur suyunun yüzde 60’ı artık sıcaklıklarla buharlaşıyor. Yüzde 20’si yeraltına sızıyor, kalanı ise akışa geçiyor. Ovamızda bir çatı analizi yaptık. Ova içerisinde Ödemiş ve Tire de dahil olmak üzere 173 bin yapımız var. Bunların 27 milyon 286 bin metrekare çatı alanı var.  Bir de sera alanlarımız var. 12 milyon metrekare bir sera alanımız var ve çok ciddi su topluyoruz. Sadece çatılarımızdan su toplarsak 18 milyon metreküp su yapıyor. Bu, bütün barajlardan topladığımız sudan daha fazla. Bu proje ile büyük su konusunda çok büyük kazanımlar sağlanacak” diye konuştu.

Kırkyol Kalkınma Kooperatifi Başkanı Bülent Gülçubuk ise “Tarım sektörünün hem ülkeyi doyurmasını hem dış ticareti güçlendirmesini hem de perakende sektöründe aktif rol alması gerekiyor. Potansiyelimiz çok yüksek, tarım topraklarında zengin bir ülkeyiz. Coğrafi işaretli ürünlerimiz oldukça fazla. Fakat karşımızda iklim krizi ve su kıtlığı gibi önemli bir sorun var. Toprak ve su kaynaklarımızı çok iyi kullanmalıyız, gıda israfını azaltmak zorundayız, tüketici alışkanlıklarını değiştirmek zorundayız” dedi.