Zeytin, binlerce yıldır yetiştiriciliği yapılan, insan sağlığı ve beslenmesi açısından son derece önemli olan bir bitkidir. Ülkemiz gerek zeytin popülasyonu ve gerekse sofralık zeytin ve zeytinyağı üretimi bakımından dünyada önemli bir yere sahiptir. Özellikle verimsiz arazilerin değerlendirilmesinde büyük rol oynamaktadır. Ülkemizdeki zeytinliklerin büyük bir kısmı bu tür alanlarda yayılmış bulunmaktadır. Ayrıca bu zeytinliklerdeki ürünler farklı standartlarda ve verim ise düşüktür.
Zeytinin anavatanı Anadolu olmasına ve büyük bir potansiyele sahip olmamıza rağmen bu potansiyeli çok iyi değerlendirdiğimiz söylenemez. Eldeki imkanları en iyi bir şekilde değerlendirerek standart çeşitlerle verim ve kaliteyi artırmamız ve düzenli ürün elde edilmesini sağlamamız gerekmektedir. Kişi başına zeytinyağı tüketimimiz 2 lt civarında olup bu miktar oldukça düşüktür. Sosyal, teknik ve ekonomik tedbirlerle üretim, tüketim ve ihracatın artırılması teşvik edilmelidir.
Zeytinin İklim Ve Toprak İstekleri
Zeytinler için en uygun iklim, Akdeniz ılıman iklimidir. Kışları ılık ve yağışlı, yazları kuru ve sıcak geçen, yıllık 400-800 mm yağış alan yerler zeytin yetiştiriciliği için uygundur. Toprak konusunda pek seçici olmayıp daha ziyade kalkerli-kumlu, derin ve besin maddelerince zengin toprakları sever. Zeytin kısa süre -9⁰C’ye dayanabilmektedir.
Zeytinlik Tesisi
Yeni kurulacak zeytinlikler eğer mümkün ise uygun arazilerde entansif tesisler olmalıdır. İyi bir toprak hazırlığı yapılmalı, meyilli arazilerde meyil derecesine göre çeşitli teraslar yaparak toprak ve su muhafazası sağlanmalıdır. Topraklar bahçe tesisinden önce özellikle organik gübrelerle gübrelenmelidir.
Ürünü değerlendirme amacına göre (yağlık-sofralık) iklim ve toprak özellikleri dikkate alınarak bölgeye adapte olmuş, verimli, az alternans gösteren standart çeşitlerden ve uygun dölleyicilerle zeytinlik tesis edilmelidir.
Fidanlar arazi şartlarına göre değişik şekillerde ve taç büyüklüğüne, çeşide bağlı olarak da 4 m x 6 m-7 m x 7 m aralıklarla dikilebilirler. Fidanlara dikim sırasında ve sonrasında yetiştirme tekniklerine uygun olarak bakım ve besleme işlemleri itina ile yapılmalıdır.
Zeytinliklerin Beslenmesi
Zeytinliklerin gübrelenmesinde, zeytinin yaşına, gelişmesine, sulama durumuna, iklime, kaldırılacak ürün miktarına ve yaprak-toprak tahlilleri neticesinde bitkide ve toprakta belirlenen besin elementlerine göre uygun bir besleme programı hazırlanmalıdır. Zeytin ağacı derin bir kök sistemine sahip olmadığından ve en önemli besleyici kökler gövdeye yakın olduğundan verilecek gübreler hemen taç altına verilmelidir.
Azotlu gübreler, zeytinin en çok ihtiyaç duyduğu Şubat-Mart aylarında (amonyum sülfat formunda) verilmelidir. Azotun 1/3’ü sonbaharda verilebilir. Yazın yapılacak gübrelemeler sulamadan önce veya yaprak gübresi şeklinde verilmelidir. Verilecek azot dozu şartlara göre ortalama 50–660 g/ağaç arasındadır.
Fosforlu (Triple Süper Fosfat) ve potasyumlu (Potasyum Sülfat) gübreler taç izdüşümüne ve 15-20 cm derine verilmelidir. Bu gübreler sonbahardan ilkbahara kadar verilebilirler. Ağaç başına verilecek K2O miktarı 250-1000gr/ağaç, P2O5 miktarı ise 0-500g/ağaç arasında değişmektedir.
Toprağa canlılık ve verimlilik kazandıran organik gübrelerde gübreleme programlarına alınmalı, doğal ve yapay formdaki bu gübreler sonbaharda verilerek toprağa gömülmelidirler. Ayrıca noksanlıkları tespit edilen iz elementleri de mutlaka verilmelidir.
Sulama
Zeytin ağacı genellikle sulanmaz ancak eğer sulama imkânı varsa ürünü artırmak ve kaliteli ürün elde etmek için sulanmalıdır. Verilecek su miktarı ve zamanı topraktaki su rezervine göre ve zeytinin suya ihtiyaç duyduğu hassas devreler göz önüne alınarak tespit edilmelidir. Zeytinin, ürün miktarı ve kalitesini yağ randımanını artırmak için sulanması gereken hassas dönemler; çiçeklenme öncesi ve sonrası (nisan- mayıs), meyve oluşum başlangıcı (haziran sonu- temmuz başı) ve meyvenin renk değişimi devresidir.
Budama
Budamada önemli olan her yaşta yaprak/kök ve yaprak/odun dengesini optimum düzeyde tutmaktır. Bu amaçla zeytinde değişik budamalar yapılmaktadır.
A- Şekil budaması: Şekil budamasından amaç, ağacın iskeletini ortaya çıkarmaktır. Fidan dikildikten sonraki ilk 2 yılda hiçbir budama yapılmaz. Ancak topraktan itibaren 40-50 cm’ deki sürgün uçları alınarak fidanların büyümesi sağlanır. 3. yıldan itibaren 60–100 cm yüksekte 3-4 dal bırakılarak şekillendirilir. Daha alttaki uç alınan dallar çıkarılır ve zeytinin tabii eğilimine uygun bir şekil verilir.
B-Mahsul budaması: Mahsul budamasından amaç, taç içerisindeki ışıklanmayı artırarak ağacın verimli periyodunu maksimum düzeyde tutmaktır. Yalnız güneş gövdeyi ve ana dalları yakmayacak şekilde uygun seyreltme ile budama yapılmalı, dallar arasında denge kurulmalı, ince dallar aşırı bir şekilde seyreltilmemelidir. Budama 2 yılda bir ve dolu yıla girerken yapılmalıdır.
C-Gençleştirme budaması: Ağaç yaşının ilerlemesiyle ağacın odun aksamı artarak ürün kalitesi düşer ve alternansı artar. Gençleştirme budaması ile ağacın kendini yenilemesi mümkün olmaktadır. Budama ana dallarda kademeli olarak yapılır. Önce ana dallardan birisi gövde ile bağlantısının birkaç cm üzerinden budanır. Bu bölgeden kuvvetli sürgünler çıkar. Sonra diğer ana dallarda budamalar yapılarak dallar yenilenir.
Ayrıca ağacın tabladan tamamen kesilmesi ile sert bir gençleştirme (kabaklama) budaması, çeşit değiştirme, dondan zarar gören ağaçların yenilenmesi ve büyük hacimli ağaçların tacını küçültmek amacıyla budamalar yapılmaktadır.
Budamalardan sonra kesilen yerlere katran sürülmeli ve ağaçlara bordo bulamacı veya bakırlı preparatlarla ilaçlanmalıdır.
Zeytin Hasadı
Zeytin hasadı çok önemlidir ve en önemli maliyet unsurlarından birisidir. Hasadın uygun zamanda ve uygun şekilde yapılmaması durumunda salamuralık zeytinlerde verim ve kalite kaybına yağlıklarda ise yağ miktarı ve yağ kalitesinde azalmalara neden olmaktadır. Ayrıca yaprak ve sürgün kaybı alternansı artırmaktadır.
Zeytin hasadı, sofralık veya yağlık olarak değerlendirme amacına uygun olarak zamanında hasat edilmelidir. Eğer yeşil sofralık zeytin yapılacaksa meyveler sarımsı-yeşil renge döndüğü (Eylül-Ekim), siyah sofralık zeytin yapılacaksa kararmanın kabuktan meyve etine geçtiği (Kasım- Aralık), yağlık olarak değerlendirilecekse ağaçta yeşil meyve kalmadığı zaman hasat edilmelidir.
Hasat elle yapılmalıdır ve mecbur kalınmadıkça sırıklama ile hasat yapılmamalıdır. Ayrıca el ile kullanılan taraklar, vibratörler, pnöm çırpıcı ve sarsıcılar, mekanik çırpıcılar kullanılmalı ve yere mutlaka sergi serilmelidir.
Zeytin Hastalık Ve Zararlıları
Zeytine zarar veren sağlıklı ve kaliteli ürün elde edilmesini engelleyen ve ekonomik öneme sahip birçok hastalık ve zararlı bulunmaktadır. Bunlardan bazıları;
Zeytin Sineği: Zeytin sineği kışı pupa halinde toprakta geçirir ve meyveler nohut büyüklüğünde iken yumurtalarını bırakırlar. Larvalar meyve eti içinde beslenerek gelişirler. Ergin sinekler tekrar yumurta bırakarak yılda 4-5 nesil verir.
Zeytin sineği meyvede 1/3 oranında ürün ve kalite kaybına, zeytinyağlarında ise asitliği artırdığı için zeytinyağlarının kalitesinin bozulmasına ve büyük miktarlarda ekonomik kayıplara neden olmaktadır.
Zeytin sineği ile mücadelede, popülasyon miktarını ekonomik zarar eşiği altında tutmak için sofralık zeytinlerde 100 meyvede 1-2’sinde, yağlık çeşitlerde ise 10’unda vuruk görüldüğünde kimyasallarla ilaçlanmalıdır ve yılda 3-4 kez tekrarlanmalıdır. Ayrıca zeytin sineği ile mücadelede biyolojik ve biyoteknik metotlar kullanılmaktadır.
Zeytin Güvesi: Lepidoptera takımından bir kelebek olup asıl zararı larvaları yapmaktadır. Her bir kelebek yılda 3 nesil verir ve bunlar zeytinin çiçeğine, meyvesine ve yaprağına zarar verirler. 1. nesil (çiçek nesli) çiçek tomurcuklarını kurutur.2. nesil (meyve nesli) meyve çekirdeğine girerek meyvelerin dökülmesine neden olur. 3.nesil (yaprak nesli) yaprakta galeriler açarak tahrip eder. İlk 2 nesil ekonomik anlamda büyük zararlara yol açar
Zeytin güvesine karşı savaş, çiçek, meyve ve yapraklardaki tahribat %10’u bulduğu zaman başlamalıdır. Özellikle ilk 2 nesil için nisan- mayıs ve haziran başında sistemik etkili ilaçlarla kimyasal mücadele yapılmalıdır.
Halkalı Leke: Hastalığın etmeni bir fungus olup yapraklarda siyahımsı- gri renkte iç içe halkalar şeklinde ortaya çıkar. Özellikle nemli ve yağışlı bölgelerde sık görülür. Hastalığa yakalanan ağaçlarda fazla miktarda yaprak dökülmeleri olur, sürgünler ve ince dallarda kurumalar olabilir. Dolayısıyla meyve veriminde bir düşüş olmaktadır.
Halkalı leke ile mücadelede, kültürel tedbirler (nemli yerlerde zeytinlik kurmama, taban suyu yüksek ise drenaj kanalları açma, budama ile ağaçları havalandırma vs.) ile ilkbahar ve sonbahar yağmurlarından önce kimyasal mücadele (%1-2’lik bordo bulamacı ve bakırlı ilaçlar) yapılmalıdır.
Dal Kanseri: Hastalığın etmeni bir bakteri olup kök, gövde, yaprak ve meyvelerinde ur şeklinde görülür. Sadece yaralı kısımlardan bitkiye girer ve hastalık yapar. Bu nedenle hasat sırasında çırpmalardan kaçınmalıdır. Ayrıca dolu ve don olaylarının sonucunda ağaçta meydana gelen yaralarda hastalığın yayılmasında önemli etkenler olmaktadır.
Zeytin dal kanseri ile mücadelede bazı kültürel tedbirlerin yanında kimyasal mücadele yapılmalıdır. Kanserle bulaşık olan zeytinliklerde yılda 4 kez %1-2’lik bordo bulamacı ile ilaçlama yapılmalı ve 2 yıl tekrarlanmalıdır.